Erdoğan, Erdoğan'a karşı

Seçimlere iki hafta kaldı. Tam tamına iki hafta… İki hafta sonra, pazar günü Türkiye geleceğini oylayacak.

Propaganda faaliyetleri tam gaz gidiyor. Muhalefet olsun, iktidar olsun, kendi seçmenlerini elinde tutmak, yeni seçmenler kazanmak amaçlı hamleler peşinde.

İktidarda bir tuhaflık var: muhalefet gibi davranmakta. Doğan görünümlü Şahin misin kardeşim?  21 yıldır yaptıklarını, artık bundan sonra yapmayacağını bas bas bağırarak, ciddi ciddi vaatte bulunuyorsun.

Neler mi diyor Recep Bey, neler neler… Öncelikle devlet kadrolarına işe alımlarda mülakatı kaldıracağız diyor. Mülakatı getirenin kendisinin olması, 21 yıldır liyakatsızları kadrolara doldurmasını düşünürken aldı mı beni bir gülme. Daha geçen ay Antalya Kepez AK Parti İlçe Başkanı, parti yöneticilerine seslenerek, işe alımlarda mülakatları vurgulamış, kendilerine kadro istemiş, partililerin çok baskı yaptığını ifade etmişti. Ey İlçe başkanı! Mülakatı senden öğrenecek değiliz.

Ekonomimiz bozuk, ekonomiyi düzelteceğim diyor. Evet, şaka değil, aynen bunu diyor. Dış güçler (!) bize, ekonomimize saldırıyor ya. Bunu ben hallederim, diyor. 21 yıldır biz seçmenler elini kolunu bağladık sanıyor herhalde.

İmar affını kaldıracağız diyor. Hay Allah, ne demeli şimdi? Son 20 yılda 9 imar affı yetti sanırım. Ben artık bunları rafa kaldıracağım, diyor. Bunu da ciddi ciddi söylüyor, inanıyor mu kendi söylediğine, mitoman mı, bilemem.

Gençliğimizde izlemiştik Dustin Hoffman’dan “Kramer Kremer’e Karşı”. Kısmette şimdi de Yeni Erdoğan Eski Erdoğan'a Karşı’yı izlemek varmış. Bozduklarını düzeltme iddiasında, evet, bunu ben yaparım diye, tekrar yönetime aday olmaya çalışıyor. Hay başımıza gelen…

Tabii ki sadece yapacaklarını, vaatlerini sıralamakla kalmıyorlar. Araya biraz da baharat katmak gerek: Kutuplaştırmakta, biraz çamur atmakta da fayda görüyorlar; en azından izi kalır, biliyorlar.

Neler mi diyorlar:

Eski AK Parti milletvekillerinden şimdinin Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, 15 Temmuz’da yapamadıklarını 14 Mayıs’ta yapacaklar, diyor. Hatta bunu koskoca devletin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir adım ileriye götürüyor; bu bir darbe girişimidir, diyor ciddi ciddi. Yani 14 Mayıs’ta darbe olacak diyor; seçimlere darbe girişimi diyebiliyor ve bunu içişleri bakanı olarak söylüyor.

Ama çok da şe’etmemek lazım hani. Bu zihniyet değil midir ki Cumhuriyet’in ilanı, İstanbul’un tarihi değerini ve saygınlığını düşürmüştür, diye demokrasimizi karalayan. Derler mi, derler…

Ben ben bir adım daha ileri gidiyor, eli artırıyorum: Önümüzdeki hafta içerisinde Recep Bey, Ey Beşli Çete! diye seslenip (tabii tam bu ifadelerle değil, ben sizler için 191 kez ihale yasasını değiştirdim de demeyerek) ihale yasasının değişmesi ne demek? Bundan böyle ihale yasası değişmeyecek, değiştirenlerin tiz elden kellesi vurula!, der, derim.

Yani, yine Erdoğan, Erdoğan'a karşı.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüz kutlu olsun!

Ne zaman adam oluruz…

Oyları kimin verdiği değil, kimin saydığının önemli olduğunu anladığımız zaman.

-----

01.05.2023

Namık BUDAK

[email protected]