Didim denizinin ipeksi dokunuşu ve amfi tiyatro ayrıcalığı

Aydın’ın Didim ilçesi, sadece Türkiye’nin değil dünyanın en güzel şehirlerinden biri… Hem antik tarihi hem de coğrafi konumu nedeniyle de, en şanslı turistik belde… İnsana moral veren, iyileştiren havası, dingin yaşam kültürü ve sadeliği benimsemiş çizgileriyle tatil için farklı bir macera köşesi… Şehir diyorum, çünkü son yıllarda inanılmaz bir gelişme içerisinde… Yıllarca Kuşadası ve Bodrum arasında sıkışıp kalmanın acısıyla son dönemde kent genişledikçe genişliyor. Nüfus giderek artıyor, yerleşim alanları da... Ancak bundan kimse rahatsız değil… Çünkü, geniş bir alana yayılmış olması nedeniyle, aralıkla inşa edilen binalar kimseyi rahatsız etmiyor. Didim Belediyesi dikkatli… Ödün vermeyen tutumuyla, kent içinde sadece 4’er kat inşaat izni veriyor. Arka sokaktaki binada oturanlar, önünde yükselen binadan rahatsız olmuyor. Görüş mesafesi ona göre ayarlanmış… Bazı ünlü beldeler gibi sıkış tepiş değil Didim… Ferah ve özgür. Trafik akışı ise şimdilik sıkıntı vermiyor, yollar geniş… Aydın Büyükşehir Belediyesi bu konuda çok başarılı… Yeni yollar açıyor, her yıl yolları yeniliyor. Başkan Özlem Çerçioğlu’nun da bir eli Didim’de… Didimli ne zaman sıkıntıya düşse,  Çerçioğlu yanlarında. Altınkum’a yakın yüksek rakımlı birkaç otel ve rezidans dışında, şehir içindeki evlerin çoğu 4’er katlı ve denizi bir şekilde görüyor. Kent standardından sapma yok. Arsasına ev yaptırmak isteyen, bu amaçla örneğin beş kat proje çizdirenin, aylarca ruhsat beklediğini bilirim ben… Proje 4 kata inmeden, yeşil alan ayrılmadan inşaat izni yok. Yani geçmişte Kuşadası’nda yapılan hatalara, çok yüksek binalara, gökdelenlere burada izin verilmiyor. Umarım bu yoldan sapılmaz. *** Mesela Didim’de kaybolmazsınız, çünkü her cadde bir şekilde birbiriyle kesişiyor. Hemen hepsinin son durağı deniz… Her sokak denize çıkıyor burada… Didim’in dört bir yanının denizle çevrili olması nedeniyle, birbirinden özel koylar, şaşırtıcı güzelliğiyle başka turistik tercihler yapmanızı engelliyor. Her koyun çekici bir özelliği ve Didim’e özgü tarzı var. Deniz bir kere el değmemiş gibi, tertemiz, cam gibi. Altınkum, Cennet koyu, akvaryum, manastır, 3. Koy, ilk aklıma gelenler… Bir arkadaşım “Neden Didim’de denize girmeyi çok seviyorsun” diye sormuştu bana.. Ona cevabım şu oldu: “Burada denizin insana ipeksi bir dokunuşu var. Bedenini rahatsız eden hiçbir şey yok, havuz gibi dingin bir denizde yüzmenin keyfini çıkarıyorsun.” Evet çok net: Burada deniz, teninize ipek gibi dokunuyor. *** Didim’de denize girmek için milyon liralar harcamanıza da gerek yok. Bodrum’da olduğu gibi uçuk fiyatlar yok burada. Çoluk çocuk doluş, arabanla gel Didim’e… Bir koya yanaş… Kimse sizden para istemez. Ser minderlerini,  sandalyelerini at kıyıya, hem denizi seyret, hem de gün boyu denize gir. Siz hizmet istemediğiniz sürece, kimse size karışmaz. Sadece kirletme, bulduğun gibi bırak. Aydın Büyükşehir Belediyesi ile eşgüdümlü çalışan Didim Belediyesi halktan yana bu anlayışıyla hiçbir aşırılığa izin vermiyor. Sınırlı bütçesi olan herkesin, sağlıklı, huzurlu tatil yapacağı yer Didim… Allah’ın bir lütfu… *** Didim'e gelen bir daha ayrılamıyor. Birçok dost edindim burada.. İstanbul’dan, Ankara’dan tatil için gelmiş… Ertesi sene yine Didim’de, ancak bu kez farklı; konut edinme telaşıyla… Büyük şehirlerdeki evlerini satanlar, direk Didim’e ev alıp yerleşiyor. Artık yaz-kış burada yaşıyor. En çok Ankaralı, İstanbullu, İzmirli var. Emeklilerin en çok tercih ettiği şehir… Nereden anlıyorsun bunu, emekli maaşı günü, banka önlerinde oluşan yoğun kalabalıktan… “Ömür uzatan bir yer Didim” demişti bir İngiliz arkadaşım… Hak vermemek elde değil… *** Son yıllarda kendini aşan bir kent Didim… CHP ağırlıklı bir seçmen kitlesi var. Her seçimde neredeyse tulum çıkarıyor. Önceleri merkez sağ’ın güçlü olduğu bir kent olan Didim, şimdi sosyal demokratların bölgedeki üssü haline gelmiş… Belediye yönetimi de uzun süredir CHP’nin elinde… Deniz Atabay da uzunca süredir başkan koltuğunda oturuyor. Deniz beyin başarısı, CHP’nin de oylarını artırıyor, bu belli… Aslında oturmuyor çünkü sürekli halkın arasında… Dert dinliyor, çözüm üretiyor, yapılan çalışmaları izliyor. Kentlerimizde heykeller genelde pek sık temizlenmez. Zor iştir. Zira kuş pisliğinden geçilmez. Burada, atıyla şahlanmış dev Atatürk heykeli var  örneğin, pırıl pırıl... Ne zaman görsem, tertemiz. Başkan Atabay'ın halkçı tavrı ve kent içinde çok katlı imara izin vermemesi, başına çok dertler açtı, tehdit edildiğini, hatta olmadık suçlamalarla karşı karşıya kaldığını bilirim… Deniz beyle tanışıklığım yok, sadece başkan olarak yaptıklarını takip ederim. Mütevazı, tutarlı bir kişiliği var. Gözlemlerim, iftiralara, tehditlere pabuç bırakan bir insan olmadığı… *** Bunun son örneği, Didim’e çağ atlatan mimari şaheseri, kente heyecan katan amfi tiyatro… Duyduğumda sandalyeden düşecektim: Bu görkemli yapı 9 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmış…, Deniz Atabay’ın kararlı tutumu ve inşaata emek veren çalışanların yoğun temposu, eylül ayında büyük şehre dönerken deniz kıyısında bir arsa olarak bildikleri bölgeyi mayıs ayında döndüklerinde modern bir konser ve sahne alanı görmesi vatandaşları çok şaşırtmıştır eminim. O kadar değerli bir bölge ki…  Otel ya da rezidans yapmak isteyenler buraya ruhsat almak için yıllarca çok uğraştı. Deniz Atabay izin vermedi buna… Çok zorladılar, pes etmedi. Ortaya halka ait nefis bir dinlenme kompleksi çıktı. Deniz kıyısında amfi tiyatro… Bence dünyada tek. Asırlar öncesinde antik bir kent olan Didyma’ya nazire ediyor bir köşeden… Şimdi her konserde, hıncahınç doluyor amfi tiyatro… Sadece Didim değil, Kuşadası’ndan, Bodrum’dan akın akın geliyorlar buraya… Yapının bir başka güzelliği de deniz kıyısına kadar uzanan dev alana, yemyeşil bir park yapılması… Vatandaşların çay demleyip yaptığı kurabiyeleri atıştırdığı, yemek yediği, dostlarıyla engin sohbetlere daldığı, güneşi batırdığı, otopark sorunu olmayan çok güzel bir yer burası… Üstelik peysaj mimarlarının, kenarlara taraçalar yerleştirmesi de çok hoş olmuş… Kimse kimseyi rahatsız etmiyor. İstersen denizi seyret, istersen gir, soyunma ve duş kabinleri hazır… Anne-babalar mutlu, çocuklar coşkulu… Ve bu mükemmel “anların” ücreti yok, “bedava”… Bravo başkan, halkın mutluluğunu ve kentin özgürlüğünü önemseyen belediyecilik anlayışınla örnek oluyorsun. Eksiklerin olabilir.. Ama iyi niyetinden hiç kuşkum yok. Kimsenin satın alamayacağı bir Didim var bu ülke topraklarında.. Bunun mimarlarından biri de sensin. Bunu nereden mi biliyorum. Kısa aralıklarla da olsa, Didim’de yaşıyorum, geziyorum, görüyorum. Çünkü bir gazeteci olarak yaşadığımız kentleri gözlemlemek görevimiz… Çok ince nüanslar gözümüzden kaçabilir ama bir gerçek var: Didim güzellikleriyle büyüyor. Hem de bölge bölge, planlı bir şekilde… Daha çok insana kucak açmak için, denizinin ipeksi dokunuşunu hissettirmek için… Ne kadar şanslıyız. ---------------- Hürol Dağdelen [email protected]