Depremzedelere bile bürokrasi engeli

Aliağa ile Menderes arasındaki 80 kilometrelik hatta Metro standartlarında raylı sistem ulaşımı yapmak merhum Ahmet Piriştina’nın hayal projelerinden biriydi. Ama o dönemde ne yazık ki bu projeyi hayata geçirecek gerekli kaynak yoktu. Projeyi dış kredi ile yapmak için Devlet Planlama Teşkilatı’na(DPT) başvuru yapıldı. Dönemin DPT Genel Müdürü Faik Öztrak ile Piriştina’nın yaptığı toplantıyı Ankara’da ben de gazeteci olarak izledim. Öztırak, “İzmir için bu kadar önemli ve verimli proje için elbette onay veririz” dedi. Sonra belediyenin genel sekreter yardımcısı ile UKOME Müdürü ayrıntıları görüşmek üzere ilgili DPT bürokratının odasına geçti. *** Söz konusu DPT bürokratının tavrı Öztrak’tan oldukça farklıydı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en üst düzey iki yetkilisine neredeyse fırça atıyordu. Önünde duran ve son derece titizlikle hazırlanmış projeye burun kıvırdı. “Siz bu hatta 200 bin kişinin taşınacağını yazmışsınız. Ama bence 100 bin kişi bile taşıyamazsınız” dedi ve projeyi geri çevirdi. İzmir’de yaşamayan, O DPT bürokratı Ankara’da onay vermediği için proje hayata geçirilemedi. Yaklaşık 8 yıl sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu öz kaynaklarla projeyi tamamladı. Dahası hat Selçuk’a kadar uzatılarak 136 kilometreyi buldu. Ankara’daki DPT bürokratının “100 bin kişi bile taşıyamazsınız dediği” hatta şimdi her gün İZBAN, yarım milyonun üzerinde yolcu taşıyor. *** Aliağa ile Menderes arasındaki İZBAN hattında 10-12 dakikada bir tren seferi yapılabiliyor. Bunun nedeni ise trenlerin hat üzerinde güvenli bir şekilde seyretmesini düzenleyen sinyalizasyon sistemi. İZBAN trenlerinin bulunduğu hat üzerindeki mevcut sinyalizasyon sistemi şu anda 6-7 dakikada bir tren seferine izin veriyor. Ancak, İZBAN’ın yanı sıra TCDD’ye ait bölge, ulusal ve yük trenleri de aynı hat üzerinde çalışıyor. Her gün İZBAN 196 sefer yaparken, aynı hat üzerinde TCDD’ye ait trenler de 69 kez geçiş yapıyor. Bu da İZBAN sefer sıklığının 10-12 dakikada bire düşmesine neden oluyor. İşte bu yüzden yolcular en yoğun saatlerde bile 10 dakikanın üzerinde bekliyor. Yığılma nedeniyle trenlerin binilemez hale gelmesi daha da büyük bir problem. TCDD bürokratları ısrarla hattın sinyalizasyon sistemini yenilemiyor. Bunu yapmadıkları gibi yoğun saatlerde kendine ait trenlerinin Aliağa’da İZBAN’a aktarma yapması önerisini de kabul etmiyor. Öyle olunca da İZBAN yolcuları adeta işkenceye mahkum ediliyor. İstasyonlarda ömür tüketiyor.   * * *   Alsancak’taki tarihi Elektrik Fabrikası da bir başka örmnek. Bu kamu binası arazisiyle birlikte satışa çıkarıldı İzmir’in merkezinde 10.720 metrekare yüzölçümlü bir alan. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu mülkün kamu kullanımı dışına çıkmasını istemedi. Geçen Nisan Ayı’nda yapılan ihaleye İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Grand Plaza şirketi katıldı ve 35 milyon lira teklifle kazandı. Ama Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi İştiraki Grand Plaza AŞ’nin 35 milyon TL teklifle kazandığı tarihi elektrik fabrikası ihalesini iptal etti.   *** Son örnek ise çok daha hayati bir konuda. İzmir, 30 Ekim 2020’de tarihinin en büyük deprem felaketlerinden birini yaşadı. Bayraklı başta olmak üzere çok sayıda ilçede yüzlerce bina hasarlı olduğu için oturulamaz hale geldi. Özellikle orta ve az hasarlı binalarda oturanlar, devlet katkısı alamadıkları için ortada kaldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kentsel dönüşümle ilgili model olacak bir uygulama başlattı. Projenin finansmanı için Dünya Bankası’ndan 340 milyon dolarlık kredi buldu. Bu kredi, 30 yıl vadeli, 0.92 faizli ve 5 yıl ödemesizdi. En az 7-8 bin konut yapılması öngörüyordu. Başkan Soyer bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da bilgi verdi. Erdoğan da “Tamam, çok iyi” dedi. *** Ama ne yazık ki Cumhurbaşkanı’nın bile onayına rağmen gerekli bürokratik işlemler bir türlü tamamlanıp onay verilmedi. Ankara’daki bürokratların İzmir üzerindeki bu tuhaf tavırları artık zulme dönüştü. Bakalım bu zulüm daha ne kadar devam edecek.