Bir ölünün ardından

Ölen bir kişinin ardından, duyulan üzüntüyü, şaşkınlığı, ölüm karşısındaki çaresizliği dile getiren ya da ölen kişinin yaşamından ve kişilik özelliklerinden bahseden ölüm ardı yazılar  her zaman için ” edebi geleneğimizin”  bir parçası olarak değerlendirilmiştir. Bilindiği gibi ölen kişinin ardından yakınları, dostları, akrabaları, bir takım dini, insani ve vicdani sorumluluklar yüklenirler. Sosyal yaşamdaki bu sorumluluk edebiyatta da, yazılı kültürün bir parçası olarak kendisini gösterir. Edebiyatımızda ölen kişinin yaşamından, çalışmalarından, eserlerinden ve edebiyata katkılarından bahsetmek gelenek haline gelmiştir. Vefat eden  bir kimsenin ardından duyulan üzüntüyü dile getirmek, o kişinin meziyetlerinden bahsetmek bu geleneğin en güzel örnekleridir . Toplumda farklı özellikleri ile ön plana çıkmış kişilerin, bir yazarın, ya da  bir yakınının ölümünü konu edinen ve  ölümün hemen ardından kaleme alınmasına, anma, ölüm ardı  yazılara “Nekrolojik”  yazılar denir . Bizler daha dün sevgili Hamdi Türkmen’i toprağa verdik. Yukarıda ki bu kadar lakırtıyı  da sırf Hamdi bana yine   “ Aferin Ayşem ,yine bilgi veren öğretici içeriği olan yazı yazmışsın” desin diye yazdım. . Ölüm ardı yazılar ,yani  Nekrolojik  yazılar1 öncelikle kaybedilen kişinin anısına duyulan saygının bir ifadesidir. Duyulan üzüntüyü paylaşma kaygısı taşır. Hamdi düştüğü amansız hastalıkla savaştı ve ardında binlerce arşiv bırakarak gitti. İzmir basını, cemiyet hayatı ve  halkı  büyük bir üzüntü içinde cenazesine katıldı. (Cenazeye covit korkusundan katılamadım ,çünkü evde Covit hastam olduğundan temaslı grubundayım) Ardından basın camiasının kendi içlerinde gruplaşmış olanları  ,birbirlerinden kopmamış ve hiçbir zamanda kopmayacak olanları böylesine duayen bir basın mensubu ile çalışmışlığın anılarını birbirlerine anlatmaya başladılar. Yani Whatsapp gruplarında da olsa Nekrolojik yazılar paylaşıldı rahmetli Hamdi hakkında. Kimi de kinini kustu…İsim kullanmak istemiyorum bu arkadaşımızı İzmir Basın Camiası günlerden  beri topa tutmakta. Kendisini çok iyi tanırım, defalarca da bir çok etkinliklerde birlikte oldum. Keşke yazmasaydı, keşke “sürçü lisan ettim “ diyerek önce ailesinden sonra da Basın Camiamızdan özür dileseydi…Ona buna telefon açıp haklı nedenlerini sayacağına. Ben kendisinden umudumu yitirmedim. Özür yazısı kaleme alacak umudu ile beklemeye devam ediyorum. Bizler, İzmir’de  hepimiz birbirimizi biliriz. Ama kol kırılır yen içinde kalır .Hele hele kişi amansız bir hastalık sonucu vefat etmişse. Hamdi Türkmen’i hepimiz duayen bir gazeteci, iyi bir dost, iyi bir baba ,iyi bir insan olarak anacağız. Nur içinde uyu Hamdi Türkmen.