Bir karış fazla “şimendifer” ya da demiryolu peki neden?
Ölüm yıl dönümünde(25 Aralık 1973), ömrünü ulusunun özgür ve bağımsızlığına adamış büyük devlet adamı İsmet İnönü'yü rahmet, minnet ve mahcubiyetle anıyorum. Hasan Tahsin Kocabaş
İLK SÖZ
Onların söyledikleri her sözün altında, çekilen işgal acısı ve verilen kayıpların kahrı vardı. Onlar, bir daha işgal acısı yaşanmasın, kayıplar verilmesin, gelecek kuşaklar özgür, bağımsız; ama, başları dik yaşasınlar, "kula kulluk" etmeden, özgür ve eşit Cumhuriyet yurttaşları olsunlar diye, düşünmeden konuşmazlar, bilmeden ahkam kesmezlerdi. Onlar ne "düne" düşmandı ne de "düşmanlıkların" sürdürülmesine inanıyordu. Onlar, yedi yüz yıllık bir imparatorluk yıkıntılarından, elde kalmış Anadolu üzerinde inançla, ülküyle ve millet olmanın bağlayıcılığıyla yeni devletin kurucularıydı. Onlar gerçekten "halka hesap" veren, vermek isteyen bir avuç yurtseverdi... Onlar Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu kadrosuydu.
Mustafa Kemal'di İsmet Paşa'ydı ve daha kimlerdi... Onlar açlığı da esaretin acısını da yaşamışlardı; ama, doğru düzgün çocukluk ve gençlik yaşamamışlardı. Ve daha Cumhuriyet ilan edilmeden, 9 Eylül yaşanmadan kesin kararlarını vermişlerdi. "Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür", ulusal egemenliği kayıtsız şartsız elinde tutacak ve asla bir kişiye, aileye, aşirete vermeyecek bir millet olmayı hedeflemişlerdi. Ulusal hedefe daha hızlı, daha kolay, daha rahat ulaşabilmek için de çağın olmazsa olmazı "demiryolunu" ciddiye almışlardı. Ancak demiryolları, "ulusal egemenlik" elinde değildi. İmtiyazlar yüzünden Osmanlı, elinde avucunda son ne varsa dağıtmıştı. Çünkü koca Osmanlı 19. yüzyılda artık neredeyse "sömürgeydi"... Hatta bir değil birden fazla ve daha düne kadar Osmanlı'ya düşman devletlerin "kolonisiydi".
- Mahmut ile son padişah arasındaki tarih, bilimsel metodolojiyle bir gün yazılırsa görülecek ki, "gerçek" bugünkü kafalarımızda oluşan gibi değil ya da bir kısmı değil. Tanzimat, Islahat, Balta Limanı, Düyun-u Umumiye yılları ve Reji denen belanın nasıl teröre dönüştüğü, Osmanlı Devleti'nin güya hakimiyetindeki halka, devlet dışında nasıl zulüm ve cinateyler işlediğini elbet bir gün herkes öğrenecek. Çünkü tarih asla gizlenemez, saklanamaz bir bilim. Geçmiş nasıl saklanır ki zaten. Eninde sonunda "gerçek" yüzümüze vurur ha vurur.
- Önceki günlerde iktidarın eski bir İzmir vekili, katıldığı bir toplantıda öyle sözler etmiş ki, kendi kendime düşündüm "gerçek" olan "gerçekleri" onun yüzüne vurma görevi benim olsun istedim. Bu okuyacaklarınızda asla sığ ve cahil siyasete cevap yok. Girmem ben o tartışmalara. Çünkü benim işim de görevim de "gerçek".
- A.Nedim Atilla, "İZMİR DEMİRYOLLARI", İBB APİKAM Yayınları, İzmir 2014 • Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri (1931-1941), "TARİH IV", Kaynak Yayınları, İstanbul 2001 • Sadık Kurt, "İZMİR'DE KAMUSAL HİZMETLER (1850-1950), İBB APİKAM Yayınları, İzmir 2012 • İsmail Yıldırım, "ATATÜRK DÖNEMİ DEMİRYOLU POLİTİKASINA BİR BAKIŞ", Atatürk Araştırma Merkezi, http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-35/ataturk-donemi-demiryolupolitikasina-bir-bakis • Nazmi Kal, "Cumhuriyet'in Sloganı Bir Karış Fazla Demiryolu", http://haber.tobb.org.tr/ekonomikforum/2016/268/108_114.pdf • TCDD Resmi web sitesi • TCDD 2011 Faaliyet Raporu