Amerika’nın Vekili: Yunanistan

ABD çöküyor. 1991 sonrasi dünyanın tek süpergücüyüm diyen bir ülkenin bugün bu hale gelmesi kuşkusuz şaşırtıcı. Ama bizim konumuz bu değil. ABD çökerken, yükselen Asya’yı geriletmek için kesintisiz savaşlar ve kaos stratejisi kurdu. Bir de tabii Mackinder’in kalpgah kuşatılması için denizden baskı taktiği var. Hedef Çin, Rusya, Türkiye gibi Avrasya ülkelerini kıtaya hapsetmek. Ancak ABD’nin Vietnam’dan beri bir sorunu var: küresel hedefleri için kendi insanın kanı pahalıya patlıyor. Yani iç siyasette büyük krizler, isyanlar, anaforlar oluşuyor. Sıradan Amerikalı güvenli kıtasında, kanepesine oturup, şişmanlatıcı yiyecekleri tıkınırken, TV’de yanan “dünyanın geri kalanlarını” izlemek istiyor. Öyle Iraklara, Afganistanlara filan gitmek istemiyor. Hem de maaşla da olsa. Malum Vietnam sonrası ABD zorunlu askerliği kaldırmak zorunda kaldı. O yüzden hem savaş çıkartacak, hem de başkasını kullanacak. Demiri yani silahları satıp para kazanırken, kanı yani askerleri başkalarından sağlayacak. Ukrayna’da yaptığı buydu. 1991 sonrası bir milim bile batıya gitmeyeceğim diye söz verip, ardından Rusya’nın dört bir yanını NATO ile çevirdi. Son olarak Moskova’ya 6 dakikalık yere, yani Ukrayna’ya sıra gelince Rus ayısını kızdırmayı başardı. Zaten tüm yatırımını buna yapmıştı, yıllarca Nazileri besledi büyüttü. Yıllarca Polonya, Romanya, Baltık ülkleri, İskandinavya’ya silah ve füze sistemleri doldururken, İran’a karşı diye yalan söylemişti. Tıpkı bugün Yunanistan’ı Amerikan üssüne çevirirken, Rusya’ya karşı diye söylediği yalan gibi. Yunan adaları Amerikan silahları ve üsleriyle doldu. ABD ile Yunanistan arasındaki ortak savunma işbirliği anlaşması süresiz olarak uzatıldı ve neredeyse 10 üssün kullanımı ABD’ye açıldı. Dedeağaç desen şimdi devasa bir Amerikan deniz üssü kurulacağı söyleniyor. Zaten Kıbrıs rum Kesimi’ne yıllardan beri süren silah ambargosunu da kaldırdı. Tıpkı Zelensky gibi Amerikan kuklası olan Miçotakis de provokasyon için hiç bir fırsatı kaçırmıyor. Jetlerimize radar kilitlenmeleri mi ararsınız, ticaret gemimize ateş açmalar mı, her şeyi yapyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bir gece ansızın geliriz” uyarısına da aldırış etmiyorlar. “Nasıl olsa” diyorlar, “20 yıldır adalara askeri üsler kurmamıza, çaktırmadan işgallerimize ses çıkarmadılar, buna da çıkaramazlar, içeriye mesaj veriyorlar” diyorlar. Son olarak, Miçotakis yönetimi, Ege'de gayri askeri statüdeki Midilli'ye 23, Sisam'a ise 18 ABD malı zırhlı araç sevk etti. ABD'nin Dedeağaç'a gönderdiği araçların adalara sevkiyatı, TSK’nın yerli İHA’ları tarafından görüntülendi. Yunanistan ve ABD Büyükelçileri Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak uyarı notaları verildi. Ama Yunanistan aynı Ukrayna ve Tayvan gibi, bir Amerikan vekil ülkesi olarak hareket ediyor ve bizi takmıyor. Tam bir asır önce, İngiltere’nin vekil ordusu olarak çıktığı Anadolu’da uğradığı hezimeti unutmuşa benziyor. Mavi Vatan doktrininin babası Amiral Cem Gürdeniz ne zamandır uyarıyor: “Eğer bu kışkırtmalar devam ederse aynı Ukrayna’da olduğu gibi Yunan ve Güney Kıbrıs Rum halkı da ABD için kan dökebilir, ABD’nin aradığı ucuz kandır. Eğer silahlı çatışma olursa Yunanistan her şeyini kaybeder.” Yok arkadaş, biz ‘dostluk eli uzatalım, aramızdaki anlaşmazlıkları emperyalistlerden bağımsız olarak çözelim’ derken, adamlar “illa da savaş, illa da kriz” diyor. İlkokullarında minicik çocuklara Türk düşmanlığı öğretiyor. En son açıklama kanımı dondurdu. Yunanistan Eski Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos, Tripoliçe katliamının yıldönümünde, resmen bir skandala imza attı. Pavlopulos “Türk ordusu Yunanistan’ın bir karışına bile dokunmaya cesaret ederse, Tripoliçe’de yenilen Türk hanedanları ile aynı kaderi paylaşacaktır” dedi. Bilmeyenler için tarih; 1821 yılının Mart ayında Mora Yarımadasının güneyinde Yunan isyanı baş gösterdi. Yunan çeteler, Mora’da stratejik açıdan önemli rol oynayan, Türklerin, Rumların ve Yahudilerin iç içe yaşadığı Tripoliçe’yi kuşattı. 23 Eylül 1821’de on binlerce sivil, kadın-çocuk ayrımı yapılmadan, işkenceyle katledildi. Pavlopulos, Miçotakis ve daha pek çok Yunan politikacı akıllarını başlarına alsalar iyi olur. Sadece 1974 Kıbrıs Barış harekatına giden süreci hatırlatsam yeterli olur sanırım. Bence Yunan siyasetçiler, “her yerde sürekli savaş isteyen” ABD’den aferin almak için yarışacaklarına, oturup bir kahve için Dido Sotiriyu, Kazancakis okusunlar. Olmadı, “Toros” lakaplı Kıbrıs Mücahidi Rauf denktaş’ın anılarına da bir göz atabilirler. Benden söylemesi, savaş öyle çocuk oyuncağı bir iş değildir.