Bahar alerjisi kapıda

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
Hapşırma nöbetleri, burun akıntısı, gözlerde kızarma, kaşınma olarak kendini gösteren; yaşam kalitesini ciddi boyutlarda etkileyen üstelik soğuk algınlığıyla karıştırılıp yanlış tedavi de uygulanabilen bahar alerjisi, baharla birlikte ortaya çıkan polenlerden kaynaklanıyor. İlkbaharın gelmesiyle yüzünü gösteren tıp dilinde alerjik rinit, halk arasında saman nezlesi olarak bilinen bahar alerjisini Türkiye’de kemik iliğinde mastositozis tanısı, lösemi analizi, immün yetmezlik analizi ve anjioödem ayırıcı tanısında C1q analizinin yapıldığı tek laboratuvara sahip olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Nihal Mete Gökmen anlattı. Saman nezlesinin genelde bahar aylarında görülmeye başladığını dile getiren Prof. Dr. Mete Gökmen, “Bahar alerjisi, hastanın alerjik reaksiyon gösterdiği polenlere bağlı olarak farklı aylarda görülebilir. Ancak genellikle kendini şubat sonu mart başı göstermeye başlar. Mart, nisan ve mayıs ayları boyunca devam eder. Alerji belirtileri haziranın ilk yarısına kadar devam eder. Bazı hastalarda sonbahar aylarında da şikâyetler olabiliyor. Hastalar ağustos ve temmuzu rahat geçirdikten sonra eylül ve ekim aylarında da yine aynı bulguları gösterebiliyorlar” dedi. Bahar alerjisinin belirtilerini üst üste hapşurma, su gibi burun akıntısı, burun kaşıntısı, gözlerde kızarıklık, yanma ve batma olarak tanımlayan Prof. Dr. Mete Gökmen, “Hastaların bir kısmında belirtilere astım da eşlik edebilir. Bahar alerjisine eşlik eden astım nefes darlığı olarak karşımıza çıkabileceği gibi, inatçı öksürük olarak da kendini gösterebilir. Nefes darlığı ve öksürük yakınmaları sabaha karşı yoğunluk kazanarak hastayı uyanmasına neden olabilir. Bahar alerjisi olan kişi bahar aylarında bitkilerden zengin bir alanda gününü geçiriyorsa o sırada nefes darlığı oluşabilir. Alerjik astım hastalarında öksürük ve nefes darlığı gülmekle ve koşmayla da ortaya çıkabilir” diye konuştu. Prof. Dr. Mete Gökmen bununla birlikte alerjik astımın, genel olarak hayatı tehdit edici bir astım türü olmadığının altını çizdi. “Tanısı deri ve kan testi yoluyla konuyor” Hastalara deri testi ve kan testi yoluyla tanı konulduğunu belirten Prof. Dr. Mete Gökmen, “Deri testi ön kol iç yüzüne yapılıyor. Hastalar ellerini yukarı bakacak şekilde masa ya da sandalye üzerine koyuyorlar ve ön kol iç yüzüne sıvı haldeki alerjen özütleri damlatılıyor. Ardından alerjen özütlerinin deri altına geçmesi için ucu sivri bir cisimle deri deliniyor. Kişi alerjikse 15-20 dakika içerisinde damlattığımız bölgede kaşıntı, kızarıklık ve kabarıklık meydana geliyor. Kızarıklığın eşlik ettiği kabarıklığın çapını ölçerek, hastada alerji olup olmadığını saptayabiliyoruz” diye konuştu. Alerji deri testinin yapılamaması durumunda kan testine başvurduklarını belirten Prof. Dr. Mete Gökmen, “Alerjiyle ilaçları kullanılıyorsa veya hastanın deri hastalığı mevcut ise o zaman kan analizine başvurmak gerekir” dedi. “Her bölgede farklı polenler bahar alerjisine neden oluyor” Bahar alerjisine sebep olan polenlerin bölgeselliğine dikkat çeken Prof. Dr. Mete Gökmen, “Her hastanın aynı polene alerjik olduğunu söylemek doğru değildir. Mesela hasta şubat ayından itibaren yakınmalarım var diyorsa daha çok meşe, fındık, akçaağaç gibi bir ağaç polenini düşünmek gerekiyorken, nisan-mayıs ve haziranın ilk yarısında daha fazla şikâyetim var dediğinde özellikle Ege Bölgesinde zeytin polenini düşünmek gerekir. Yine mayıs-haziran aylarında hasta daha fazla şikâyette bulunuyorsa ot polenlerinden şüphelenmek gerekir” diye konuştu. Bazı bitkilerin tüm yıl boyunca polen oluşturması nedeniyle yıl boyu süren burun akıntısı, hapşurma, gözlerde yanma-batma yakınmalarına neden olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Mete Gökmen, “Halk arasında duvar fesleğeni veya yapışkan otu olarak bilinen Parietaria poleni hastalarda tüm yıl boyunca şikâyetlere neden olabilir. Bu ot özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde oldukça fazla görülür. Parietaria poleni alerjisi olan hastalar sanki ev tozu akarı alerjisi varmışçasına yıl boyu şikayetlere sahiptirler” dedi. Bahar alerjisi tedavisinin ağızdan alınan ilaçlar, burun spreyleri ve aşı tedavisi olmak üzere üç farklı yöntem ile gerçekleştirebildiğini söyleyen Prof. Dr. Mete Gökmen, “Hastalığın tedavisinin ilk aşaması alerji ilaçlarından oluşuyor. Çocuk hastalarda tablet formu yerine şurup formaları tercih edilmektedir. Burun tıkanıklığı yakınması ön planda olan hastalarda ise hastanın nefes almasını kolaylaştırmak için tedaviye burun spreyi de ekliyoruz” dedi. Aşı tedavisinin temelinde hastanın alerjik olduğu alerjeni belirledikten sonra bu alerjeni düzenli aralıklarla ve giderek artan dozlarla verme ilkesine dayandığını belirten Prof. Dr. Mete Gökmen, “Hastaların en az üç yıl boyunca aşı tedavisini almaları gerekir. İdeal olanı aşının beş yıl süreyle devam ettirilmesidir. Fakat alerjen immünoterapisi mutlaka alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır. Ancak bu eğitimi almış kişiler hastanın yakınmalarını değerlendirerek hangi alerjenle tedavi verilmesine karar verirler dolayısı ile alerjen immünoterapisinin içeriğini belirleyebilir” dedi. Hastanın şikâyetlerinin yoğun olduğu bahar döneminde aşı tedavisinin yapılmaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Mete Gökmen, “Aşı tedavisi için hastanın şikayetlerinin azalması, rahatlaması, tamamen geçmesi beklenilir. Örneğin; zeytin poleni olan hastaların şikâyetleri genelde haziran ayında son bulur. Bu hastalara aşı uygulaması haziran ayından sonra yapılmalıdır” diye konuştu. Kortizon enjeksiyonu bahar alerjisinde iyi bir seçenek değil. Alerji hastalarına kortizon iğnesinin yapılmasının doğru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Mete Gökmen, “Bahar alerjisi olan hastalara bazen ayda bir kortizon enjeksiyonları yapılıyor ve hastalar gerçekten çok rahatlıyorlar. Ancak alerjik rinit hastasına ayda bir kortizon yapılması hiçbir bilimsel kılavuzda yer alan bir tedavi şekli değildir ve maalesef bu hastalardan bir kısmı yüksek doz kortizon aldıktan sonra günler içerisinde kemik erimesi, kalça kemiği başında kırılma ve erime gibi birtakım ciddi yan etkiler geliştirebilirler” dedi. EGE AJANS-Asena Karcıer-Seray Açar

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz