CHP’li Sertel: Kızılay Başkanı Kınık 12 maaş alıyor

CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Kahramanmaraş merkezli 11 ilde meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerden sonra bölgeye giden ilk vekillerden biri olarak bölgedeki gözlemlerini Egeli Gazete Televizyonu’na anlattı. Sertel, “Kızılay Başkanı Kınık beni mahkemeye verecekmiş. Bekliyorum, beni mahkemeye versin ki hangi kuruluştan ne kadar aldığını belge ve kanıtlarla mahkemeye sunayım” dedi.

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
https://youtu.be/dv5kSv0sE_I CEMRE YUVARLAK/ EGELİ GAZETE Kahramanmaraş’ta asrın felaketi olarak adlandırılan 7,7 ve 7,6 şiddetindeki büyük deprem felaketinden hemen sonra deprem bölgesine ilk ulaşan isimlerden biri CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel oldu. Egeli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan Sertel, koordinasyon eksikliğine vurgu yaparak bölgede iş makinalarının olmadığını dile getirdi. CHP’li Sertel şöyle konuştu: “Deprem pazar günü saat 04.17’de oldu. CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’den mesaj geldi Kahramanmaraş’a görevlendirildiğimiz konusunda. Hemen Kahramanmaraş’a hareket ettik. Fakat yolda çok ciddi bir tipi ve kar vardı. Yollar buz tutmuştu. İlk gittiğimiz bölge Göksun’du gördüğümüz tablo bir felaketti. Bir aile vardı ellerinde kazma kürekle enkaz altından insanları çıkarmaya çalışıyorlardı fakat o kocaman betonları kaldırmak mümkün değil. Göksun Belediye Başkanını aradık ama iki tane iş makinası olduğunu onların da aküsünün bulunmadığını söyledi. Vatandaş kendi kendini kurtarıyordu. Ekmek yoktu, su yoktu, Bırakın kurtarma ekiplerini kimse yoktu.” Sertel, İlk 48 saat içinde hiçbir müdahale olmadığını belirterek 'Bir deprem senaryosunda şu olmalı seçilen kentle yardıma koşacak kent eşleştirilmeli ve hangi iş makinaları hangi kuruluşların çadırları nasıl belirlenecek, kurtarma ekipleri nasıl hareket edecek bunun bir çizelgesi olmalı. İlk günler Adıyaman ve Hatay’a girilemedi, 3. gün 4. gün ancak koordine olunabildi. Zamanında müdahale edilseydi bu kadar fazla ölüm olmazdı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.   “Tek çabuk yaptıkları şey kepçeyle mezar kazmak” Açıklanan rakamların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Sertel, köylerdeki kayıpların kayda girmediğini belirterek eksiklerin saptanmasıyla ilgili TBMM’de bir komisyon kurulması ve bu kapsamda ciddi bir araştırma yapılması gerektiğini söyledi. Atila Sertel; “Cumhurbaşkanlığı sisteminde diyorlardı ki her şey çabuk ve hızlı olacak biz gördük her şeyin hızlı olup olmadığını, depremde açık ve net yaşadık. Hiçbir şey hızlı olmadı, çabuk olmadı, tek çabuk yaptıkları şey kepçeyle mezar kazmak, insanları kepçelerle oraya gömdüler, kefensiz gömdüler. Başımızdaki insan biz çadır devleti değiliz diyordu, inanın bir çadır devleti bile olamadık. Çadır bulamadık.” dedi. Sertel, AFAD başkanının “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla geldik” sözlerine tepki olarak, “Cumhurbaşkanı talimat vermese yardıma gitmeyecek miydiniz? Senin asli görevin bu. Kimseden talimat beklemek zorunda değilsin... Böyle saçma sapan bir cümle kurmaları bile ne kadar kötü bir yönetim biçimi olduğunu gösteren bir durum” diye konuştu. Kızılay Başkanı Kerem Kınık ile ilgili 2 yıl önce 12 şirketten maaş aldığını iddia eden ve bu konuda soru önergesi veren Sertel, Kerem Kınık’ın kendisini mahkemeye vereceğini söylediğini belirterek, “2 yıldır mahkemeye vermesini bekliyorum, beni mahkemeye versin ki hangi kuruluştan ne kadar aldığını belge ve kanıtlarla mahkemeye sunayım. Veremediler, sorumu da cevaplamadılar” dedi ve şunları ekledi; “Kızılay şirket gibi yönetiliyor, Kızılay şirket gibi bir yapının eline geçmiş. Ticaret yapmayı amaçlıyor. Halkta olan itibarı gerçekten çok kötü, İzmir Büyükşehir Belediyesi yardım için çağrı yaptığında herkes koşuyor STK’lar, AHBAP hemen yardım topluyor. Kızılay ne yapıyor: Haluk Levent’e çadır satıyor fasulye nohut satıyor. Vatandaşa dağıtılacak bir şeyin satılması ne kadar ağır bir tablo... Kızılay satış mı yapacak, yardım mı edecek? Hatay’da Kızılay deposu çok az kalmıştı. Koordine olmadı mesela muhtar diyor ki bu köyde 3 bebek var siz buraya 1000 tane biberon göndermişsiniz diye arıyorlar. Böyle bir koordinasyonsuzluk.” “Yardımlarda ayrımcılık vardı” Yardımların bölgelerde değişiklik gösterdiğini ve ayrımcılık yapıldığını ifade eden Sertel şöyle konuştu: “Öyle bir tablo vardı ki, yardımlarda ayrımcılık vardı. Belli bölgelerde CHP’nin oylarının % 95 olduğu Defne, Samandağ, Arsuz gibi yerlerde vatandaşlar çadır bulamadı ama diğer bölgelerde düzenli bir şekilde çadırlar kuruldu. Bizim belediyelerimiz herkese ulaşmaya çalıştılar ama onlar el koydukları malzemeleri daha çok oy aldıkları yerlere gönderdi. Deprem üzerinden siyaset yaptılar resmen.” “Milletin parasını, millete bağışladılar” Türkiye’deki yurttaşların düzenlediği “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyasına bankaların yaptığı bağışa dikkat çeken Sertel, “Devletin parasını, milletin parasını, millete bağışladılar. Biz CHP milletvekili olarak birer maaşımızı bağışladığımız gibi diğer kuruluşlara da bağışladık. Kendi cebinden bağışlayacaksın, onlar milletin parası. Toplanan parayla deprem bölgesindeki kentler rahatlıkla kurulabilir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yıl içinde deprem bölgesindeki evlerin inşaatının tamamlanacağı bu konusunun çok iyi araştırılması ve iyi planlama yapılmasına dikkat çeken Sertel, “Bir kent nasıl kurulur? Burada bilimin ortaya çıkması lazım, Japonya’nın % 90’ı ateist ama ahlaklı bir toplum 9 şiddetindeki depremlere dayanıklı binalar inşa ediyorlar. Ona uygun evler yapıyorlar ve oluyor. Bir şehrin fay hattı üzerine kurulması kadar akıl dışı bir şey olamaz. Zemin etüdünü çok iyi değerlendirmek lazım. Jeoloji mühendisleri o bölgede çalışmalıdırlar. O yetmez deprem uzmanları da o bölgede çalışmalıdır. Haftalarca çalışarak, kentin nereye kurulacağı konusunda fikir üretmeliler bu da yetmez ondan sonra bir şehrin kuruluş planını ortaya çıkarmak lazım, ondan sonra TMMOB ile oturup inşaat mühendisleriyle mimarlarla betoncularla, oturup ortak bir nokta bulmak lazım. Bunların hepsinin sistematik bir şekilde orta yolunu bulmak lazım. Beton mu yapacaksın belli bir kata kadar ne kadar kullanacaksın ne yapacaksın? bilimsel olarak ortaya koyman lazım. Belirli yerlerde çelik konstrüksiyon kullanmak lazım, çelik konstrüksiyonun yıkılmadığı gerçeği var, gelecek nesli kurtarmak için belirli bölgelerde çeliğe dönmek lazım. Bunların hepsini bilim adamlarıyla bir çizelge ortaya koymak lazım acele etmeden. Öyle bir kent kuralım ki yollarıyla, binalarıyla, bahçesiyle, imarıyla, okul alanlarıyla, çok güzel bir şehir olsun, acılar yaşanmasın... “Sorumluluğunu yerine getirmeyen insan sorunlu insandır” İstifa eden herhangi bir yöneticinin olmamasını “sorumluluk hissetmiyorlar” olarak yorumlayan Sertel şu ifadelere yer verdi: “Sorumluluk hissetmiyorlar, bir konuda kendini sorumlu hissetmeyen sorunlu insandır. Sorumluluğunu yerine getirmeyen insan sorunlu insandır.” Rant için bakanlar domates dikilecek yere bina dikerler, halk için bakanlar ise bilimin ışığında bu işi yaparlar Bina yapmanın sorumluluk gerektirdiğini belirten Sertel , “3-5 milyon liraya satılan rezidansın imar affıyla alakası yok ahlakla alakası var. Ama bizim 12 Eylül döneminden Bornova Ovası imara açıldı, siz bamya, domates, patlıcan dikeceğiniz alanı imara açarsanız bina dikerseniz alüvyonlu toprak üzerinde istediğiniz kadar sağlam bina yaptım diye övünün onun sonu felakettir kaçınılmazdır. Bu İzmir Yeni kent imar planında da ortaya çıkacaktır. İstediğiniz kadar zemine kazık çakın dibe inin falan bu değişmez bir gerçektir. İmar affını neden çıkardılar. Yüksek gökdelenlerin affı için çıkarıldı. Vatandaş için çıkarmadılar onu. Vatandaş 2 oda 1 salon yapmış verelim sevinsin diye yapmadılar. İstanbul‘daki gökdelenleri imar affına sokmak için çıkardılar. Rant için bakanlar domates dikilecek yere bina dikerler halk için bakanlar ise bilimin ışığında bu işi yaparlar. Atalarımız kerpiçten, biriketten yapmışlar. Göksun’da adam kerpiçle, briketle ev yapmış onlar çökmemiş ama yanındaki imarlı ruhsatlı okul binası çökmüş nasıl olacak bu? Sen betondan malzemeden çaldıysan nasıl olacak bu?” diye sordu. O kentlerdeki yaraları sarmak için, Türkiye’deki toplumsal yararı sarmak zorundayız CHP’nin deprem güvenliği ile ilgili olarak komisyon hazırladığını ve bilimsel araştırmalar yaptığını belirten Sertel, “Toplanan paralar, o kentleri inşa eder fakat paranı kullanılmasına bağlı. Yıllardır deprem vergisi ödeyen vatandaşlar depremde o paranın gelmediğini gördüler. O paranın nereye gittiğini sorduğumuzda “Yol yaptık kardeşim...” dediler. Şimdi bizim bu konuda yapmamız gerekenler açık ve net, bilimin ışığında o kentleri yeniden kuracağız. Şimdiden hazırlanan komisyonlar var. Tarım alanlarıyla ilgili çalışma yapılıyor. Hangi alana tarım yapılacak hangi alana konut yapılacak, toprak kalitesi ölçümü, şehir planlaması, kentlerde yıkılan tarihi eserlerin onarılması bunlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Kayıp çocuklar için komisyon kuruldu. Önümüzdeki sürece müthiş hazırlanıyoruz. O kentlerdeki yaraları sarmak için, Türkiye’deki toplumsal yararı sarmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Devleti yönetenlerin halkla teması yerine, rantla teması olunca maalesef güven vermiyor Atila Sertel şunları söyledi: “İzmir ve İstanbul’da büyük facialar olacağı söyleniyor, İstanbul’da deprem olursa o kentleri yenilememiz lazım. Ortak mutabakatla ranta kaçmadan halk için çalışma yürütmek gerekiyor. İzmir’de bunun modern örneklerini kurmak lazım, Halk konut. Devlete olan güven iyi bir yönetimle sağlanır, ama devleti yönetenlerin halkla teması yerine, rantla teması olunca maalesef güven vermiyor, millet devlet nerde diye bağırıyor.” Tehdit edenlerin kuzu gibi olacağı dönemler de gelecek Türkiye’de istifa müessesesinin farklı bir boyuta ulaştığını belirten Sertel, “Yöneticiler artık başka yerlerden istifa ediyorlar. İstifa kavramının içini boşalttılar ki istifa diye bağıranların demokratik tepkisini göremiyorlar. Çarşı grubunun çok net açıklaması var. “Eğer takım başarısız olursa yönetim istifa diye bağırırız. Eğer iktidar başarısız olursa hükümet istifa diye bağırıyoruz” diyorlar. O insanlar siyaset yapmıyor, doğal afet sonrası tepki koyuyorlar, o insanları kim örgütleyebilir? Onlar tepki koymak zorundalar, dayılık yapıp size hesap sorarız diyenler, tehdit edenler, aralarına polis salanlar, şunu bilsinler tehditler baskılar son bulacak tehdit edenlerin kuzu gibi olacağı dönemler de gelecek. Hâkim karşısında kuzu gibi olacaklar” diye konuştu. İmarcısın, çevrecisin, bakansın, depremden çıkardığınız atıkları nereye döküyorsunuz? Atila Sertel İzmir hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul’daki büyük şirketler İzmir’e dadandığından beri İzmir’in silüetinin kötü gittiğini ifade eden Sertel; “Her şey rant değil, her şey para değil. İzmir’i İstanbul’a benzetmenin bir anlamı yok. Doğa hiçbir zaman kendine yapılanı affetmiyor. Halkapınar gölünün olduğu yerden başlayarak İzmir’de şehirliği tekrar değerlendirmek gerekiyor” dedi. Deprem bölgesindeki atıklarla ilgili çok önemli bir konuya dikkat çeken Sertel; “Öylesine kötü yönetiliyoruz ki, ben Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a sormak istiyorum. “İmarcısın, çevrecisin, bakansın, depremden çıkardığınız atıkları nereye döküyorsunuz?” Gölcük’te Marmara depreminde bu atıklarla deniz kenarlarını doldurdular, tarım alanlarını doldurdular, eğer tarım alanlarını dolduruyorlarsa yandı gülüm keten helva... O atıkların döküleceği yer var. Zehirli atıklar var... O atıkların para getirisi de var. Bunları nasıl kullanıyorsunuz? Kaça satıyorsunuz? Kime satıyorsunuz? Bunları kim alıyor? Bunlar kime gidecek? Vatandaşın enkazının vatandaşa gitmesi lazım belki 15-20 milyar değerinde rakam çıkacak, bu para kime gidecek?” diye konuştu. İzmir’e borcumuz var, bu borcu ödeyeceğiz “İzmir’i çok seviyorum ben, İzmir bize, bana her şeyi verdi.” diyen Sertel, şunları söyledi: “ İzmir’e borcumuz var. Bu borcu ödeyeceğiz. Biz bu kentte yanlış yapana yanlış yapıyorsun demek zorundayız. Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar. İzmir doğruların söylendiği bir kent olsun. Söylemediğimiz zaman gelecek nesillere yaptığımız bir yanlış olacak. O yüzden 12 Eylül döneminde Bornova Ovasını faşist Kenan Evren kafası imara açtı... Gördük ki Bayraklı depremini unuttular. Daha büyük bir deprem olduğu için, Bayraklı depremi geriye atıldı, unutuldu... Şu an Erzincan depremini kim konuşuyor, unutuldu gitti. Başka bir deprem olacak, bu da unutulacak. Bize unutturuluyor. Bu kafa yapısı her şeyi unutturuyor, unutma, unutturma, sıra sana gelecek... Açık ve yalın bir dille kentin dokusunun bozulmamasını isteyeceğiz. Bu kentte böyle felaketlerin yaşanmaması için tedbir alınmasını isteyeceğiz. Belki bize kızacaklar ama fikri takip olmazsa felaketler bizi bekler. İzmir bizim kentimiz, İzmir’i seviyoruz. İzmir’de yapacağımız her iş İzmir’in yararına olacak, o siyasete bu partiye değil. Mesele İzmir, yanlışları konuşacağız, söyleyeceğiz...”

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz