100 kilometre ötedeki depremlerin bile İzmir’de yoğun şekilde hissedilmesi vahim gerçeği gösteriyor, Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Öziçer tehlikeye dikkat çekti  

100 kilometreyi aşan uzaklıkta meydana gelen hafif büyüklükteki depremler bile sanki merkez üssü İzmir gibi hissediliyor. Dün Manisa Kırkağaç’daki depremde de bu durum yaşandı. Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, “Bunun nedenini ‘zemin büyütme etkisi’ olarak açıkladı. İzmir’de nüfus yoğunluğunun en fazla olan binalar yaş sınırını doldurmuş ve alüvyon dediğimiz deprem dalgalarını büyüten özellikte yumuşak zemine oturan bölgelerde yer alıyor. Binalarımız eski ve hasar görmeye müsait, bu yüzden sadece İzmir’de meydana gelebilecek bir deprem değil yakın çevrede meydana gelebilecek bir deprem bile İzmir’i etkileyecek düzeydedir” dedi.

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
Manisa son aylarda 4.5 ile 5.2 büyüklüğü arasında çok sayıda deprem meydana geldi. Hafif sayılabilecek büyüklüğündeki bu depremlerin can ve mal kayıplarına neden olmaması teselli oldu. Ancak bu depremlerin tamamı neredeyse merkezi İzmir gibi yoğun şekilde hissedildi. Yaklaşık 100 kilometre ötedeki depremlerin İzmir’de de neden bu kadar yoğun bir şekilde hissedildiğinin cevabını Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer verdi. Bunun sebebinin “zemin büyütme” faktörü olduğunu ifade eden Özeçer,Deprem dalgaları önce düşey yönde hareket eden birincil dalga ile gelip binamıza ilk darbeyi vurur sonra yanal yönde hareket eden ikincil dalga ile hasar vermeye başlar ve en sonunda elips şeklinde hareket eden yüzey dalgaları ile binalar yıkılır. 3 ana dalgadan oluşan deprem dalgaları her zeminde aynı şeklide hareket etmezler. Çakıllı zeminde farklıdır, kayalık zeminde farklıdır, yumuşak ve balçık zeminde farklıdır. Kayalık zeminlerde deprem dalgaları hızlı geçer ve periyodu çok düşüktür. Bundan dolayı hissetmemiz az ve şiddetsizdir. Ancak dolgu, balçık ve alüvyon (İzmir’in çoğu zemini bu şekildedir) zeminler deprem dalgalarını absorbe eder. Yani deprem dalgasını emer, özümser ve içine çeker. Bu da binaları daha fazla deforme etmesine sebep olur, periyodunu yükseltir, sarsıntının genliğini çoğaltır ve yıkıcılık özelliğini artırır. Zemin Büyütmesi faktörü devreye girer” dedi.   Marmara Depremi’nde aynı durum Avcılar’da yaşandı   Buna en güzel örneğin 1999 Gölcük depreminde yaşandığını hatırlatan Öziçer şu bilgileri verdi: “En büyük hasar ve can kayıplarının deprem merkez üstünden yaklaşık 150 km. uzaklıktaki Avcılar semtinde meydana geldi. Bu örneği İzmir’e çevirirsek Manisa’da veya Aydın’da meydana gelebilecek 6 ve üstü depremlerin İzmir’e hiçbir zarar vermeyeceği anlamına gelmiyor. İzmir’deki nüfus yoğunluğunun en fazla olan binalar yaş sınırını doldurmuş ve alüvyon dediğimiz deprem dalgalarını büyüten özellikte yumuşak zemine oturduğundan Avcılar’daki risk İzmir içinde geçerli olabilir. İzmir’deki vatandaşlarımızın yaklaşık 100 km uzaklıktaki Akhisar’da meydana gelen 5 büyüklüğünde bir depremi bile bu şekilde şiddetli ve sarsıntıyı yoğun hissetmesi bu özelliklerden dolayıdır. Binalarımız eski ve hasar görmeye müsait, sadece İzmir’de meydana gelebilecek bir deprem değil yakın çevrede meydana gelebilecek bir deprem bile İzmir’i etkileyecek düzeydedir. Bundan dolayı bu problemi çözecek yöntemlerden biri doğru şekilde hazırlanacak olan Kentsel Dönüşüm projeleri ve zeminin deprem anında nasıl hareket edeceğini belirleyen dinamik parametrelerin jeofizik mühendislerince hesaplanıp binaların bu şekilde tasarlanmasıdır.”

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz