İzmir’in faylarına saniye saniye izleme

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir’de meydana gelen deprem hakkında rapor paylaştı. Sözbilir, deprem hakkında çalışmaların devam ettiğini ve fayları saniye saniye izleyerek tepkilerini ölçeceklerini söyledi.  

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
Dokuz Eylül Üniversitesi, 30 Ekim’de gerçekleşen ve 17 binanın yıkımına, 115 vatandaşın hayatını kaybetmesine ve bin 34 vatandaşın yaralanmasına yol açan depremin ardından Bayraklı'daki deprem bölgesinde incelemelerde bulunup sonrasında depremin sismik kaynağı, nedenleri ve sonuçları hakkında çalışmalar başlatmıştı. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir de şu ana kadar elde edilen bilgiler neticesinde oluşturulan raporu paylaşmak için basın toplantısı düzenledi. Toplantının açılış konuşmasını Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar yaptı. Oluşturulan raporda, genel itibariyle oluşan yıkımın nedenlerinin zemin/yapı/bina etkileşimi ve binaların ilgili bina yönetmeliklerine uygun yapılmaması ile inşaat sonrasında binada yapılan yapısal/yapısal olmayan değişiklikler olarak değerlendirildi. Özellikle Bayraklı ilçesinde yıkılan binaların 7-8-9 katlı ve 1999 yılı öncesinde inşa edilen binalardan olduğu belirlendi. "Sıcak suların çıkması fayların deprem üreteceği anlamına gelmez" Prof. Dr. Hasan Sözbilir, deprem hakkında çalışmaların artarak devam edeceğini belirterek, “Fayları saniye saniye izleyip tepkilerini ölçmeye çalışacağız. Gülbahçe ve Tuzla fay hatlarında sıcak suların yüzeye çıkmasında artış var. Bu doğal bir durumdur, yeni bir deprem üreteceği anlamına gelmez. Tsunami ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Simos açıklarında gerçekleşen deprem sonrasında oluşan tsunami 250 metre kadar Sığacık kıyılarından içeriye girdi. Deprem sonrasında oluşacak tsunami sonrasında insan kayıplarının önüne geçmek için modelleme çalışması yapmak zorundayız. Deprem ile tsunami arasındaki oluşma süresi bize önlem almak için zaman kazandıracaktır. Çünkü gelecekte deniz fayları, 7’nin üzerinde deprem ürettiğinde tsunami de üretecektir. Bu nedenle Türkiye Tsunami Projesi’ni çok önemsiyoruz” dedi.    “Depreme dayanıklı binalar yerine can güvenliği sağlayan binalar yapılmalı” Toplantıda konuşan İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Özçelik, bina güvenliği hakkında bilgiler verdi. Prof. Dr. Özgür Özçelik, “Binaların hangi yıl yapıldığı ve ruhsat alındığı çok önemli çünkü o yıldaki deprem yönetmeliğine göre yapılıyor. Binaların depreme dayanıklı olmasında malzeme kalitesi, taşıyıcı sistemi, projeye uygun yapılıp yapılmaması, deprem bölgesinde yer alması ve zemin özellikleri çok önemlidir. Bina hasarının yoğunlaştığı Bayraklı’da yapı stoku çok çeşitlidir. Yıkılan binaları incelediğimizde perde sistemleri yeterince yok. Kolonları yetersiz. Zayıf malzeme, betonun kalitesizliği, donatıların doğru yerleştirilmemesi, yapısal düzensizlikler nedeniyle ağır hasarlar ve yıkılmalar meydana geldi. Özellikle yapım aşamasında kolonların kısaltıldığı görülüyor. Bu da binalarda ani göçmelere neden oluyor. Bilinçsiz tadilat nedeniyle bölme duvarlarının zemin kattan kaldırılması da yıkımların nedenlerinden birini oluşturuyor. Artık dünyadaki trend depreme dayanıklı binalar yerine, can güvenliğini sağlayan binalardır. Depreme dayanıklı bina yapımının maliyeti çok yüksek olduğu için kontrollü hasarın gerçekleşeceği binalar yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Toplantının sonunda ise Prof. Dr. Sözbilir, sağlıkta olduğu gibi deprem konusunda da bilim kurulunun oluşturulmasını, belediyelerde jeoloji dairesi başkanlığının oluşturulmasının gerektiğini ve fay yasasına acil olarak gereksinim duyulduğunu söyledi.  

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz