Yargıtay’ın “İyileşecekse Ödensin” Kararı

Türkiye'nin bir süredir yaşadığı "görünmeyen" sorunlardan biri  de piyasada bulunamayan ilaçlar. Bunun yanında bir de istenildiğinde bulunabilen ancak devlet tarafından ödenmeyen ve hayati önem taşıyan ilaçlar var. “Neoliberalizm” in bütün ülkeleri kucakladığı bu devirde  bu  tip sorunların yaşanması elbette ki sürpriz değil . Neoliberal dönüşümlerde, politik ve ekonomik özgürlük  ortadan kalktıkça güçlü merkezi ekonomilere bağımlı bir yapı oluşturmakta. Bu politikalar Türkiye ekonomisine  kamusal harcamaların azaltılması özelleştirmelerin ise çoğalması şeklinde  yerleşti. Hem de bizler farkında bile olmadan. Geçtiğimiz günlerde gazetelerde okuduğum kanser hastaları için Yargıtay’ın almış olduğu bir karar beni bu konuyu kurcalamaya itti. Konuştuğum uzman doktorların  beni “pes” ettiren  konu hakkında ki açıklamaları ise son derece üzücü ve düşündürücü. Yargıtay , kanser ilaçları konusunda çaresiz kalan ve dava açan vatandaşlardan kanser ilaçlarının  ücretsiz kullandırılması için şu koşulların yerine getirilmesini istemekteymiş ;
  • Davacıya ait tüm tedavi evrakları celp edilerek kanserin türü belirlenerek talep konusu dönemde ilacın sut kapsamında olup olmadığının araştırılarak, sut (Sağlık Uygulama Tebliği) kapsamında ise sut şartlarını sağlayıp sağlamadığı,
  • Sut kapsamında değilse yukarıda açıklanan mevzuat kapsamında irdeleme yapılmak suretiyle; davaya konu ilacın söz konusu kanser hastalığının tedavisinde hayati öneme haiz ve kullanılmasının zorunlu olup olmadığının, dolayısıyla kullanılmasının tıbben ve fennen sigortalının iyileşmesine katkıda bulunup bulunmayacağının belirlenmesi…
  • İlacın hangi tür kanser hastalarında hangi evrede ve hangi dozda kullanılacağının ve bu hususların nasıl belirleneceğinin, davaya konu ilaçla yapılacak tedavinin bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre daha etkin ve daha yararlı olup olmadığının üniversitelerin tıbbi onkoloji bilim dalından alınacak sağlık kurulu raporu ile saptanması,
  • Bu saptama yapılırken dosya içinde mevcut görüş, karar ve raporlarda irdelenip varsa çelişkilerin giderilmesi, ayrıca bu belirleme yapılırken iyileştirme kavramından anlaşılması gerekenin sigortalı hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesi hususu olduğu göz önünde tutulmalıdır.
  • Bu kapsamda yapılacak araştırmalar sonucunda; davaya konu ilacın anılan hastalığın iyileşmesi için tedavisinde kullanılmasının hayati öneme haiz ve zorunlu olduğu sonucuna varıldığı taktirde ise ilaç bedelinin uygunluğu yönünden ve katkı payını da irdeleyecek biçimde denetime elverişli hesap raporu alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
  * * * Bu talimatları okuduktan sonra görüştüğüm konunun uzmanı doktorlar ; “ Bu kadar kesin ifadelerle hasta hakkında görüş bildirilmesi zaten mümkün değil. Ancak bu mümkün olsa bile bütün bu raporların, belgelerin hazırlanması çok uzun bir zamanı alacağından hastalar yine ilaçsız kalacak.” Kanser hastaları, nadir görülen hastalıklarla boğuşan insanlar. Anlayacağınız  çaresizce bu raporları bekleyecekler ve uzun tetkikler sonrası kısa zamanda öleceklerine karar verilirse ilaçlarını ücretsiz alamayacaklar. Skandal…resmen sakandal ! Yargıtay’ın aldığı bu kararla yine en başa dönülüyor ve mücadele yeniden başlıyor. Ancak herkesin o kadar zamanı var mı? İşte asıl mesele bu…