Türkiye’de mülteci sorunu

Türkiye, Suriye’de çıkan iç savaştan sonra -  2011 yılından itibaren düzenli olarak mülteci kabul etmektedir. 2014 yılına kadar ülkeye gelen Suriyeli sayısı 1 milyonu aşmıştır ve 2015 yılında 2 milyona ulaşmıştır. Söz konusu yıllarda, Türkiye tarafından Güneydoğu bölgesinde bir çok kamp kurulmuş ve mültecilerin eğitim – barınma – yiyecek - su ihtiyaçları karşılanmıştır. Ayrıca, Türkiye çıkartma yaptığı Kuzey Suriye topraklarında da bir çok okul, hastane, cami yapımında bulunmuş ve o bölgeye finansal yardımlar yapmıştır. Öyledir ki, bu zamana kadar Türk hükümeti tarafından 100 milyar USD mülteciler için harcanmıştır. Türkiye’ye sadece Suriye’den de mülteci akını olmamaktadır. Ayrıca, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra Afgan vatandaşları da kendi ülkelerindeki iç savaş, terör ve yoksulluk sorunlarından dolayı Türkiye’ye göç etmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’de Irak, İran, Somali gibi ülkelerden gelen mültecilere de rastlamak mümkündür. Mülteci nüfusunun %98’ini Suriyeliler, %1’lik kısımını ise Afganistan ve diğerleri oluşturmaktadır. En çok mülteci kabul eden ülke Genel bir perspektiften baktığımızda bu sorun aslında orta ve/ veya düşük gelirli ülkelerin yüzleşmek durumunda kaldığı bir sorundur. Dünyadaki mültecilere,  %80’ine yakın bir oranda,  orta / düşük gelirli ülkeler tarafından ev sahipliği yapılmaktadır. En çok mülteciye ev sahipliği yapan ülkeler sıralamasında AB’den sadece  Almanya bulunmaktadır. Bu bağlamda düşündüğümüzde, Türkiye 2023 yılı itibarıyla 4 milyondan fazla sığınmacıyla en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke olup, bu rakamlar sadece kayıt altına alınmış verileri baz almaktadır. Kayıt dışına alınmış mültecileri de hesap ettiğimizde rakam çok yüksek seviyelere ulaşmaktadır. Aynı zamanda 300.000 Suriyeli mülteci konumundan Türk vatandaşlığı konumuna yükseltilmiştir. 'Bizim için tarihi bir sorumluluk' Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, ülkesinin mülteciler konusundaki politikası her zaman gururla dile getirilmiştir. Erdoğan, Türkiye’nin kriz bölgelerine yakın bir konumda olmasından dolayı mültecilere ev sahipliği yapmalarının tarihi bir sorumluluk olduğunu her fırsatta dile getirmiş ve bugüne kadar, 6 Milyar USD, mülteci yardımı aldığı Avrupa’yı gerekli sorumlulukları almamakla suçlamıştır. Fakat Erdoğan’ın mülteciler konusundaki politikası uzun vadeye yayılmış ve sistematik temelleri olan bir politika değildir. İslamiyetin yaygın olduğu coğrafyalarda bölgesel güç olma gayesinden dolayı Türkiye mülteciler konusunda özellikle son yıllarda bir çok sorunla karşı karşıya kalmıştır. Mültecilerin yüzde 97'si kayıt dışı çalışıyor Bir ülkeyi, nüfusunun %7’sine tekabül edecek oranda mültecilerle doldurmak o ülkede hiç kuşkusuz ki birçok eğitim- ekonomi- barınma- istihdam- alt yapı ve etnik milliyetçilik sorununu beraberinde getirecektir. Uluslararası Çalışma Örgütüne göre, mültecilerin %97’si kayıt dışı çalışmaktadır. Sigortasız ve asgari ücret altında çalışan sığınmacı oranın yüksek oluşu Türk vatandaşlarının iş gücüne katılımında olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Ayrıca, yüksek enflasyon ve kur kırılganlığıyla boğuşan Türk ekonomisi için kayıt dışı ekonomin nerdeyse toplam ekonominin 1/3 ulaşması bir çok risk barındırmaktadır. Mültecilerin sağlık, altyapı ihtiyaçları talepte şişkinlik meydana getirmekte ve dolayısıyla sistemler çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Çoğu mülteci, Türk vatandaşlarına göre devlet koruması altında olduğundan bir çok özel hastanede ve eczanede ücretsiz hizmet alabilmektedir. Suriyeli vatandaşların sosyal konularda Türk vatandaşların üzerinde oluşturduğu bunun gibi baskılar ise, etnik milliyetçiliği tetiklemektedir. 14 Mayıs başkanlık ve meclis seçimlerinde mülteciler konusu partileri ikiye bölmüş; iktidar başlangıçta mültecilerin kalmasını ve mültecilere ev sahipliği yapılmasının tarihi bir sorumluluk olduğunu dile getirmiştir. Muhalefet ise bu söyleme şiddetli bir biçimde karşı çıkmıştır. Fakat, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ekonomik kriz ortamında Türk vatandaşlarının; Suriyeliler ve diğer göçmenler için herhangi bir harcama yapılmasına sıcak bakmadığı ve ayrıca vatandaşlar ülkedeki sosyo ekonomik yapının bozulmasından dolayı mültecilere karşı çıkmaktadır. Türkiye’de mülteciler konusunda vatandaşların hissettiği rahatsızlık bahsi geçen noktalardan bakıldığında haksız da değildir. Ekonomide yaşanan sorunlar ve mültecilerin ekonomiye etkileri / sosyo ekonomik koşullar ve şehirlerin içinde bulunduğu durum, hükümetin mültecilerin geri gönderilmesi konusunda adım atmasını gerektirmektedir. Öyledir ki,  Erdoğan söylemlerinde bazı değişikliklere gitmiş ve 1 Milyon Suriyeli vatandaşın  gönüllü geri dönüşü için hazırlık içinde olduklarını dile getirmiştir. Aynı zamanda, Esad da ülkesinden ayrılan vatandaşlarını ülkelerine geri dönmeye davet etmiştir.