Stres ve travma, daha hızlı yaşlandırıyor olabilir mi?

Stres, travma ve yaşlanma ilişkisi sıkça araştırmalara konu oluyor.

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete

Büyüklerimiz, zor hayat şartlarının kendilerini çabuk yaşlandırdığından dem vurur. Halk arasında büyük streslerin yaşlanma sürecini hızlandırdığı kulaktan kulağa yayılır. Saçları erken beyazlayanlar veya çok dökülenler, zor bir iş ya da stres yüzünden böyle olduğunu söyler. Devlet başkanlarının görev sürelerinden önce ve sonra çekilmiş fotoğrafları, stres ve yaşlanmanın at başı gittiğinin altını çizmek için kullanılır.

Önde gelen ruh sağlığı dergisi JAMA Psychiatry’de yayınlanan yeni bir makaleye göre, artık bu izlenimleri destekleyecek pek çok araştırma kanıtı var. Psychologytoday’de yer alan haberde, çalışmanın yazarı, psikiyatrist ve araştırmacı bilim insanı Dr. Anthony Zannas, çeşitli biyolojik ölçümlerin stres ve akıl hastalığı ile bağlantılı olduğunu belirtiyor.

Bu ölçümlerin çoğu, genetik dizinin kendisinden ziyade genlerin nasıl ifade edildiğini etkileyen telomer uzunluğu ve DNA metilasyonu gibi epigenetik değişkenler. Bu ölçümler yaşam süresi, sağlık süresi (sağlıklı geçirilen yaşam miktarı) ve yaşa bağlı hastalıklarla bağlantılı. Ancak biyolojik yaş ile ruh sağlığı arasındaki nedensel ok, her iki yönde de ilerliyor. Yani biyolojik yaşlanma da ruh sağlığını etkileyebiliyor. 

Diğer araştırmalar, yaşlanma belirteçlerinin, bir kişinin travma sonrasında TSSB (Travma sonrası stres bozukluğu) geliştirip geliştirmeyeceğini önemli ölçüde öngördüğünü ortaya koymuş. En büyük yaşlanma belirtilerine sahip olanların, en az yaşlanma belirtilerine sahip olanlara göre takip sırasında TSSB’ye sahip olma olasılığı %44 daha fazla çıkmış. Anksiyete ve depresyon için de benzer sonuçlar bulunmuş.

Zannas, birlikte ele alındığında bu süreçlerin zaman içinde birbirini güçlendirerek bir ‘kısır döngü’ yaratabileceğini söylüyor. Psikiyatrik hastalık biyolojik yaşlanmaya yol açmakta, bu da daha fazla ruhsal hastalık riskini artırmakta. Bu süreç hem biyolojik yaşlanmaya hem de psikiyatrik hastalığa katkıda bulunan stres ve travma tarafından başlatılıyor. Psikiyatrik hastalık ek yaşlanmaya katkıda bulunuyor, bu da aynı şekilde gelecekteki akıl hastalığı riskini artırıyor.

Psikolojik stres ve travmanın vücutta nasıl aşınma ve yıpranmaya, yaşlanma belirtilerine dönüştüğü tam olarak bilinmiyor. Zannas, stres hormonu kortizol gibi ‘sürekli olarak yükselen nöroendokrin efektörlerin’ genetik materyalin ve diğer biyolojik yapıların hassas kısımlarına zarar verebileceğini varsayıyor.

Bu genomik etkiler daha sonra beyin yapısında değişikliklere yol açabilir, örneğin:

Bu beyin bölgelerindeki değişiklikler kişiyi psikiyatrik hastalığa yatkın hale getirecektir.

Kısır döngü modeli, bunu yaşayanlar için kasvetli bir tablo çizse de, Zannas bunu umuda çevirmenin mümkün olduğunu söylüyor. Öncelikle ruh sağlığını hedef alan tedaviler, biyolojik yaşlanmayı da azaltarak ‘çift yönlü’ bir etkiye sahip olabilir. Tabii bunun tersi de doğru olabilir. Yaşlanmayı önleyen müdahaleler ruh sağlığı üzerinde de olumlu etkiler yapabilir.

  • Beynin derinliklerindeki duygu ve hafıza bölgelerinin küçülmesi
  • Prefrontal bölgeler gibi üst düzey kortikal alanlarda incelme
  • Beyinde küçük damar hastalığı

Müdahaleler arasında ilaçlar ve belirli beyin bölgelerinin aktivitesini değiştirmek için bir cihazın kullanıldığı ‘nöromodülasyon’ gibi tedaviler kullanılsa da biyolojik yaşlanmayı önlemek ve ruh sağlığını korumak için diyet ve egzersiz hem daha basit hem daha ucuz bir yöntem.

Bu alanda yapılacak çok şey olsa da mesaj açık: Fiziksel ve duygusal sağlığınızı korumak için yapabileceğiniz her şey, daha uzun ve daha mutlu bir hayat sürmenize yardımcı olacaktır.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz