Buca Belediye Başkan Aday adayı Karaoğlu: İlçemize enerji dolduracak çok sayıda projemiz var

Türkiye yerel seçim sürecine girerken İzmir’de de iddialı aday adayları ortaya çıkıyor. Buca Belediye Başkanlığı için aday adaylığını açıklayan İzmir Sivaslılar Vakfı ve Karaoğlu İnşaat Grubu Başkanı Zeki Karaoğlu da iddiasını ortaya koydu. Egeli TV’de önemli açıklamalar yapan Karaoğlu, “Buca’ya enerji dolduracak birçok projemiz var. Şu anda halkın beklentilerini tek tek alıyoruz. Buca Belediye Başkanlığı görevi nasip olursa birinci gün çalışan arkadaşlar bir araya geleceğim. Bizim hedefimiz “Mutlu insanlar, mutlu Buca” sloganıyla açıklanabilir. Buca’da yapılması gereken çok iş var. Arkadaşlarımız çok çalıştı. Ama “Daha iyisi var mı?” elbette var. Ben çok çok daha iyisini yapacağım iddiasını ortaya koyuyorum. Ben 07.45’te belediyeyim. 08.30’da dışarıdayım. Bu benim çizgimi yansıtıyor. Ben mutlaka 07.45’te inşaatımın başındaydım. O kadar büyük verim alıyordum ki küçük bir inşaatta çalışmasında bile. Bunu belediyeye uyguladığınızı düşünün. Belediye başkanınız çok aktif olduğunu düşünün. Bunun arkasında belediye çalışanı arkadaşlarımız da aktifleşecek” dedi.

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
https://youtu.be/xvzdsIGFk88 EGELİ GAZETE-Türkiye yerel seçim sürecine girerken İzmir’de de iddialı aday adayları ortaya çıkıyor. Buca Belediye Başkanlığı için aday adaylığını açıklayan İzmir Sivaslılar Vakfı ve Karaoğlu İnşaat Grubu Başkanı Zeki Karaoğlu da iddiasını ortaya koydu. Egeli TV’de önemli açıklamalar yapan Karaoğlu, “Buca’ya enerji dolduracak birçok projemiz var. Şu anda halkın beklentilerini tek tek alıyoruz. Buca Belediye Başkanlığı görevi nasip olursa birinci gün çalışan arkadaşlar bir araya geleceğim. Bizim hedefimiz “Mutlu insanlar, mutlu Buca” sloganıyla açıklanabilir. Buca’da yapılması gereken çok iş var. Arkadaşlarımız çok çalıştı. Ama “Daha iyisi var mı?” elbette var. Ben çok çok daha iyisini yapacağım iddiasını ortaya koyuyorum. Ben 07.45’te belediyeyim. 08.30’da dışarıdayım. Bu benim çizgimi yansıtıyor. Ben mutlaka 07.45’te inşaatımın başındaydım. O kadar büyük verim alıyordum ki küçük bir inşaatta çalışmasında bile. Bunu belediyeye uyguladığınızı düşünün. Belediye başkanınız çok aktif olduğunu düşünün. Bunun arkasında belediye çalışanı arkadaşlarımız da aktifleşecek” dedi. HALKA DOKUNUP DAHA ÇOK PROJE ÜRETECEĞİZ Karaoğlu, “İdarecilik, emekçilerle temas ve ekip yönetmek konusunda, ben değil biz yaratma konusunda, katma değer yaratma konusunda ve proje koşunda çok tecrübeliyim. Bir yerde eksik yoksa orada hayat durmuş demektir. Arkadaşlarımız çok güzel işler yaptı ama ben daha güzelini yapacağım. Ben daha çok proje üreteceğim. Ben daha çok halka dokunacağım. Ben daha çok kadınlara, çocuklara, sosyal derneklere ve toplumun tüm katmanlarına ulaşacağım. Geçmişten gelen tecrübelerim var. Biz ilk siyasi toplantımızı kadınlarla yaptık. Çünkü ben kadınlara çok güveniyorum. Kadınlar bir yere el atıyorsa muhakkak oradan bir güzellik ve sonuç çıkıyor” ifadelerini de kullandı. -Geçen 14 ve 28 Mayıs’ta tarihi bir genel seçim atlattık. Şimdi önümüzde çok önemli bir yerel seçim var. Sizce Türkiye açısından İzmir açısından bu yerel seçimler nasıl bir anlam ifade ediyor. Ben uzun süredir seçimleri takip ediyorum. Çok seçim gördük. Ama ben bu yerel seçimler kadar önem arz eden seçim hiç görmedim. 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra şu gerçeği kabul etmek gerekiyor. Elbette her partinin seçmeni bizim gözdemizdir. Ama ne yazık ki yerel seçimleri de kaybedersek demokrasinin dışına çıkıyoruz gibi bir hava gelecek Türkiye’ye. Tek kişinin her şeye karar vermesi nedeniyle bir demokrasi sorunu zaten yaşıyoruz. Şimdi seçmenin küskünlüğünden ya da farklı düşüncelerinden dolayı biz belediye başkanlıklarını kaybedersek, biz kendi ellerimizle bu treni demokrasinin dışına itmiş olacağız. Bu anlamda, bence çok çok önemli bir seçim. Özellikle bu yerel seçimde daha önceki seçimlerden iki ya da 3 katı daha fazla çalışmak zorundayız. EGOLARI BIRAKIP SİYASİ OLGUNLUĞUN GELDİĞİ BİR ORTAM YAŞATMALIYIZ Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet partileri artık bazı şeyleri es geçmemeli. Bazı şeyler konusunda seçmenin kafasını netleştirecek planlar, programlar ve tavırlar geliştirmek gerekiyor. Aksi taktirde kendi elimizle bu seçimi iktidara vermiş olacağız. Kamuoyu yoklaması yapılıyor diye biliyorum. İnşallah bunlar yapılıyordur. Seçmenin ne istediğini, ne aldığını, neleri beklediğini partilerin muhakkak bilmesi lazım. Ben bunları tabii ki biliyorum. Halkın içindeyiz. Kimin ne düşündüğünü biliyoruz. Partilerin maalesef bazen çok kötü söylemleri oluyor. O söylemler seçmeni kırabiliyor. Ben 14 Mayıs seçimlerini alabileceğimizi düşünüyordum. İkinci seçimi yüzde 55-56 ile alacağımızı söylüyordum. Ama öyle olmadı. Bunun bir sebebi var. Bunun sebebi seçmeni ikna edememek. Aslında bütün şartlar oluşmuştu. Tencereler boş, mutfak yanıyordu. Fiyatlar yükseliyordu. Alım gücü çok düşmüştü. Rahmetli Süleyman Demirel “Tencere iktidar devirir” diyordu. Tencerenin iktidar devirmesini bırakın, iktidarı pekiştirdi. Bir de deprem gibi büyük bir acı yaşadık. İktidarın bölgeye geç müdahale etmesi bile bir şey ifade etmedi. Oturup da bir özeleştiri yapabiliyor muyuz? “Biz nerede yanlış yaptık?” diye halka soruyor muyuz? İşadamı var. Muhtarı var. Muhtarı var. Ayşe teyzesi var. Kadınlar var. Çocuklar, gençler, üniversite öğrencileri var. Hepsinin fikrini almak şarttır. “Ben çok biliyorum” demek aslında “çok yanılabilirim” demektir. Biz bir seçim grubu oluşturduk. O seçim grubunda biz bir broşür bile hazırlarken tüm arkadaşlarımızın fikrini alıyorum. Ortak akılla hareket ediyoruz. Benim bir de parti yönetimine naçizane bir tavsiyem var. Kesinlikle egolarımızı bir yana bırakmalıyız. Artık siyasi bir olgunluğun hakim olduğu bir ortam yaşatmalıyız. İnsanları bu olgunlukla ikna etmeliyiz. BUCA’DA DA İZMİR’DE DE 6 OKU KOYARAK KAZANACAĞIZ -Bundan önceki seçimlerde “Ceketi koysak seçiliriz” anlayışı olduğunu dile getirenler oldu. Önümüzdeki seçimlerde bu anlayışın yıkılacağını düşünüyor musunuz? Daha önce İstanbul’daki yerel seçimlerde bunu gördük, yaşadık. İktidar İstanbul’da “Ceketimizi koysak İstanbul’u yine alırız” demişlerdi. Biz orada ne yaptık? Biz orada kimliğimizi, halk belediyeciliğini ortaya koyduk ve İstanbul’u aldık. “Ceketimizi koysak kazanırız” demek siyasi iradeye saygısızlıktır. Bunu söylemek seçmene hakarettir. Biz nasıl İstanbul seçimlerinde bunu ispat ettiysek İzmir seçimlerinde de halk belediyeciliği ile kazanacağız. İddiayız İzmir’de yine çok çalışacağız. Buca Belediyesini de İzmir’deki diğer belediyeleri de alacağız. Biz gönlümüzü, kendimizi, bilgimizi, halkçılığımızı, devletçiliğimizi koyarak kazanacağız. Kalbimize kazınmış olan 6 oku koyarak kazanacağız. KADERİM BUCA İLE BAĞLANMIŞ Buca’yı iyi tanıyan bir isimsiniz. Uzun yıllardır bu ilçede yaşıyorsunuz. Bu güne kadar Buca ve İzmir’de neler yaptınız? Buca’da 1968 yılında ilkokula başladım. Ortaokul ve liseyi de Buca’da okudum. Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni kazandım. Okul Alsancak’taydı. İki yıl sonra elimize Dokuz Eylül kimliği verdiler ve “Buca Kampüsü’ne gidiyorsunuz” dediler. Üniversiteyi de Buca’da okudum. Kaderim Buca ile bağlanmış. Yedek subaylığımı yapıp tekrar İzmir’e döndüğümde babamla birlikte çalışmaya başladık. Büyük erkek evlat ben olduğum için hep babamın yanındaydım. Biz 4 kardeşiz. 1967 yılında Karşıyaka’ya geldik. 1968 yılında Buca’ya taşındık. Sivas’tan göç etmiş bir aileyiz. Babamız Allah rahmet eylesin çok aydın bir insandı. Ben kendini Buca’da geliştirmiş bir iş adamıyım. Babamızdan gördüğümüz şeyler var. 1969 Gediz Depremi’nde oraya iki kamyon ekmeğin gönderildiğini gördük. Ayakkabılar gittiğini gördük. Size aileniz ne öğretiyorsa siz de o şekilde devam ediyorsunuz. 2019 yılında İzmir Sivaslılar Vakfı’nın Başkanlığına arkadaşlarımızın ricasıyla getirildim. Yönetime geldikten sonra 4 yıl içinde çok büyük bir aşama kat ettik. Arsamız vardı. İnşaata başlıyoruz. O inşaat bittiği zaman iyi bir gelir elde edeceğiz. Göreve geldiğimde hiç bağışçımız ve bağış verdiğimiz öğrencimiz yoktu. Şimdi yüzlerce bağışçımız ve yüzlerce öğrencimiz var. Deprem bölgesine tırlar gönderdik. Öğrencilere burslar veriyoruz. İhtiyaçlı insanlara yardım ediyoruz. SMA’lı öğrencilere yardım yapıyoruz. Vakfımızın kasası bu gibi işler içini dolu. Biz büyük bir sinerji oluşturduk. İzmir’in en büyük bağışlarını alan en iyi işlerini yapan vakıflar arasındayız. Ayrıca bizim 6 yıl önce kurduğumuz bir de Renk Eğitim Vakfımız var. Refiye ve Nurettin Karaoğlu Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı. Biz 4 kardeşiz, anne ve babamızı çok seviyoruz. Ailemizde başka soyadında olanlar da var. O vakıfda da yüzler öğrenci okutuyoruz. Biz babamızdan, annemizden gördüğümüzü yapıyoruz. Ben sadece bankadaki bol sıfırlarla ilgilenen bir insan olmayı istemedim. Çok uzun yıllardır bana gelip de derdini anlatan olursa, talebi olan olursa imkanlar çerçevesinde mutlaka yardım ederim. Engellilere, sporculara, sanatçılara yardım ve sponsorluklar yapıyoruz. Bunlar benim hayatımın çok güzel renkleri. Polis Vakfı ile birlikte engellilere ilk defa polis üniformasını da ben giydirdim. KALBİMİZE ALTI OK KAZINMIŞ Gönüllü olarak doğduğumuzdan beri Cumhuriyet Halk Partiliyiz. Bizim kalbimize zaten altı ok kazınmış. Ben partinin resmi olarak 2017’den beri üyesiyim. 2018’de belediye başkanlığı için adaylık dosyayı almıştım. O zaman nasip olmadı. Ben kayıt olurken oğlumu ve arkadaşını da kayıt ettirdim. Çünkü gençlerin siyasetle muhakkak ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizler 12 Eylül dönemi kuşağı olduğumuz için ailelerimiz “Aman siyasetle ilgilenme” diyorlardı. Belediye başkanlığı nasip olursa gençler üzerinde çok büyük çalışmalar hedefliyorum. Gençleri toplum sorunlarıyla ilgilenmek ve siyasete katmak için müthiş hareketler yapmak istiyorum. Sosyal kaynakla projelerde çok fazla tecrübelerim var. Bunlardan yararlanacağım. Bunları halka yansıtmak istiyorum. -Buca Belediye Başkanı olmaya hangi nedenlerle karar verdiniz? Neleri eksik gördünüz? Elbette her belediye başkanımız çok güzel işler yaptı. Onlara teşekkür ediyoruz. Her yerde olduğu gibi bu konuda da bir siyasi rekabet var. Ben de şunu söylüyorum: Ben çok tecrübeli bir insanım. İdarecilik, emekçilerle temas ve ekip yönetmek konusunda, ben değil biz yaratma konusunda, katma değer yaratma konusunda ve proje koşunda çok tecrübeliyim. Bir yerde eksik yoksa orada hayat durmuş demektir. Arkadaşlarımız çok güzel işler yaptı ama ben daha güzelini yapacağım. Ben daha çok proje üreteceğim. Ben daha çok halka dokunacağım. Ben daha çok kadınlara, çocuklara, sosyal derneklere ve toplumun tüm katmanlarına ulaşacağım. Geçmişten gelen tecrübelerim var. Biz ilk siyasi toplantımızı kadınlarla yaptık. Çünkü ben kadınlara çok güveniyorum. Kadınlar bir yere el atıyorsa muhakkak oradan bir güzellik ve sonuç çıkıyor. BELEDİYEYE HER GÜN 07.45’TE GELECEĞİM -Göreve geldiğinizde ilk ne yapacaksanız? İlk projeniz ne olacak? Projeler konusunda gerçekten iddialıyız. Buca’ya enerji dolduracak birçok projemiz var. Şu anda halkın beklentilerini tek tek alıyoruz. Buca Belediye Başkanlığı görevi nasip olursa birinci gün çalışan arkadaşlar bir araya geleceğim. Çünkü onlar belediyenin aynası. Belediye Başkanını yansıtıyorlar. Ben Karaoğlu İnşaat Grubu’nun sahibiyim. Ben inşaatta çalışan arkadaşlarıma, “Senin kalıba, tahtaya çaktığın çivi bile beni temsil ediyor. Güzel yapmalısın” diyorum. Buca Belediyesine geldiğinde vatandaş, “Hoş geldiniz, evinize geldiniz” sözleriyle karşılansın. Oradan da iyi bir hizmet alarak çıksın. Ayakları ağrıyan bir vatandaşımız orada otursa, bir gencimiz onun işlerini takip etse, hatta çayını da içse oradan evine gitse ne güzel olur. Bizim hedefimiz “Mutlu insanlar, mutlu Buca” sloganıyla açıklanabilir. Buca’da yapılması gereken çok iş var. Arkadaşlarımız çok çalıştı. Ama “Daha iyisi var mı?” elbette var. Ben çok çok daha iyisini yapacağım iddiasını ortaya koyuyorum. Ben 07.45’te belediyeyim. 08.30’da dışarıdayım. Bu benim çizgimi yansıtıyor. Ben mutlaka 07.45’te inşaatımın başındaydım. O kadar büyük verim alıyordum ki küçük bir inşaatta çalışmasında bile. Bunu belediyeye uyguladığınızı düşünün. Belediye başkanınız çok aktif olduğunu düşünün. Bunun arkasında belediye çalışanı arkadaşlarımız da aktifleşecek. Biz sokağa çıkacağız. Sokakta insanlarla toplanacağız. Hakla toplantılar yapacağız. Çok çeşitli yerleri sokak sokak dolaşıyoruz. Muhtarlara gidiyoruz. Muhtarlar bu işin mihenk taşı. Muhtarsız hiçbir şey yapamazsınız. Muhtar size sorunları taşıyor. Muhtar size olması gerekenleri söylüyor. Muhtarlarla hep omuz omuza olacağız. Hizmet üretmek istiyorsanız muhtarları dikkate almak zorundasınız. İşçinizle barışık olmazsanız, muhtarınızla barışız olmazsanız, çalışan emekçiyle, personelle yakın temasta olmazsanız bu işten sonuç alamazsınız. Gördüğümüz kadarıyla Buca’ya çok iyi çalışmışsınız. Buca’ya hazırsınız. Zaten çok uzun yıllardır da Buca’da yaşıyorsunuz. Peki sizi “Buca’dan değil de başka bir ilçeden aday gösterilim” derlerse tavrınız ne olur? Bu tür durumlar daha önce İzmir’de yaşandı. Ben kesinlikle Buca dışında başka bir ilçeden belediye başkanlığı düşünmüyorum. Çünkü Ben 7 yaşında da Buca’daydım. 55 yıldır Buca’nın sokaklarını arşınlıyorum. Bir evladınız ya da kardeşiniz vardır. Onun yavaş yavaş büyüdüğünü görürsünüz. Benim bir delikanlım var. Doğumhanede elime aldığım günü biliyorum. Büyüyüp sakalının, bıyığının çıktığı günleri biliyorum. İşte Buca da benim için onu ifade ediyor. Ben farklı bir ilçede kendimi kötü hissederim. Ama Buca sokaklarında kime gideceğim, kimin çayını içebilirim, nerede tost yiyebilirim, hangi fırındaki gevrek güzel, hepsini bilirim. Yollar nerede? Ana cadde nerede? Hepsini biliyorum. Ben geldiğimde Buca’nın nüfusu 11 bin civarındaydı. Şimdi 530 binlere geldi. Gündüz nüfusu 700 binleri geçiyor. Ben Buca’yı biliyorum. Başka bir ilçenin belediye başkanlığı önerilirse partime sadece beni layık gördükleri için teşekkür ederim. Ama Buca’nın dışında hiçbir yerde kendimi düşünemiyorum. -Bu dönem koalisyon olmayacak. Kendi partiniz göstermezse ve diğer partilerden adaylık için teklif gelirse kabul eder misiniz? Tüm siyasi partilerimiz bizim göz bebeğimiz. Çünkü bu ülkeye hizmet etmek için varlar. Onların seçmenleri de öyle. Ama ben Cumhuriyet Halk Partisinde olmayı seviyorum. CHP benim yuvam. Kendimi rahat hissettiğim yer. CHP’de kimi ziyaret edeceğimi, kiminle ne yapacağımı biliyorum. Benim partim CHP. Böyle bir teklif gelirse de onlara da çok teşekkür ederim. Gurur duyarım. Ama CHP bizim yuvamız. Başka bir yuva düşünmemiz mümkün değil.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz